Assitej AB Projesi: Praxis


25 Kasım – 1 Aralık 2013 tarihlerinde, Finlandiya’da gerçekleşen “Praxis” isimli eğitim kursuna katılan Assitej üyesi Özgehan Uştuk ve diğer katılımcıların görüşlerini okuyabilirsiniz.

 

25 Kasım – 1 Aralık 2013 tarihlerinde, Finlandiya’da gerçekleşen “Praxis” isimli eğitim kursuna dair katılımcı görüşleri aşağıdaki gibidir: Proje sunumunu  http://prezi.com/mjuschfuefd_/praxis/?utm_campaign=share&utm_medium=copy linkinden görebilirsiniz. 

FİNLANDİYA – PRAXIS PROJESİ RAPORU

25 Kasım – 1 Aralık 2013 tarihlerinde, Finlandiya’nın Konnevesi isimli kasabasında gerçekleşen “Praxis” isimli eğitim kursuna, ASSITEJ Türkiye Merkezi’ni temsilen katıldım. Eğitim, 2014 itibariyle başlayacak olan Avrupa Birliği’nin yeni hibe programı “Erasmus +” programının tanıtımını içermekteydi.

 

Bunun yanında her ülkeden gelen üç kişilik ekipte, programın doğası gereği, Erasmus +’tan önceki program Youth in Action’da deneyimli bir kişi (lider) ve iki programda da hiç deneyimi olmayan iki, 25 yaş altı katılımcı (gençler) eğitime katıldı. ASSITEJ ekibinin lideri olarak katıldığım eğitim programında iki rolümüz vardı. Bunlardan ilki, gençlik projeleriyle ilk kez irtibata geçen gençlerin öğrenme süreçlerine “koçluk” etmekti. Bu sebeple, gençlerin eğitim süreçleri devam ederken liderler de “koçluk” kavramı üzerine bir eğitim sürecine tabi tutulmuştur. Diğer rolümüz de kurumumuzu temsil etmek, alanda yaptığımız işleri paylaşmak ve ileride kurulacak başka ortaklıklar için Avrupa’nın diğer altı ülkesinden gelen temsilcilerle iletişime geçmekti.

 

Birinci rolüm daha şahsi bir gelişimi içermekteyken, ikinci rolümde kurumumu en iyi şekilde temsil etmeye çalıştım. Götürdüğüm broşürleri dağıttım ve tüm katılımcılara temsil ettiğim kurumu tanıtmak adına bir sunum gerçekleştirdim. Bu sunum kapsamında hem uluslararası ASSITEJ birliğini hem de Türkiye Merkezi olarak bizim etkinliklerimizi anlattım. Hem bireysel hem kurumsal üyelere sahip olan bir çeşit çatı organizasyonu olduğumuzdan, gerçekleştirdiğimizi proje, festival ve eğitim kurslarından, seminerlerden, ödül töreninden ve çeviri çalışmalarından bahsettim. Daha hakim olduğum gençlik projeleri kapsamında yaklaşık iki sene önce gerçekleştirmiş olduğumuz “Sen de Katıl” projesini anlattığımda özellikle daha deneyimli olan liderlerden çok olumlu dönüşler aldım. Forum tiyatro konusunda bir eğitim programını içeren projemiz çok büyük ilgi gördü zira Avrupa’da bile, tiyatroyla birebir ilgilenmeyenlere yönelik bu tarz eğitimlerin neredeyse hiç olmadığını liderlerden öğrendik. Forum tiyatroyla ilgili halihazırda yapılan çalışmalar gençlik çalışanları ve sivil toplum kuruluşları gönüllüleri yerine daha çok oyuncuları kapsamaktaydı. Halbuki bizim projemiz, bir forum tiyatro uygulaması değil, sosyal açıdan dahil etme aracı olarak forum tiyatro eğitimi olduğu için bu eğitimlerden farklılaşmaktaydı ve projeyi yeniden uygulamamız için bir çok öneri geldi, ortaklık teklifleri aldık. 

 

Yaygın eğitimi destekleyecek etkinliklerin önemini, estetik deneyim elde etme şansı bulmuş bir genç neslin yetişmesi için ne kadar önemli olduğunu bu proje sonunda bir kez daha gördüm. Şöyle ki, 2000 nüfuslu bir kasaba olan Konnevesi’de bile müstakil bir bina olarak dikkat çeken bir gençlik merkezi vardı. Bu merkez, okul sonrası, kasabanın gençlerinin vakit geçirebildiği ve çeşitli etkinliklere katılabildiği, hatta kendi etkinliklerini düzenleyebildiği bir yerdi.  Merkezi giderleri hem merkezi hükümet hem de yerel yönetimler karşılamaktaydı ama yönetimleri bu ikisinden de bağımsızdı. Böylece belediye ya da hükümet erkleri sahiplerinin politik baskılarından bağımsız tutulabilmişti bu merkezden yararlanan gençler. Burada çok gelişmiş müzik stüdyoları, enstrümanlar, drama atölyeleri ve diğer etkinliklere olanak sağlayan birimler mevcuttu. Bunun sonucudur ki, piyanonun başına oturan her Finlandiyalı genç, bir kaç parça çalabiliyordu belki de. O yüzden daha lise çağında bile olan çocuklar İngilizce doğaçlamalara kendilerine güvenen bir şekilde katılabiliyorlardı. Bu modeli yerinde incelemek, genç bir eğitmen olarak bana çok büyük katkı sağlamıştır.

 

Girişimlerim sonucu elde ettiğimiz bu şansı ASSITEJ Türkiye’yi temsil ederek değerlendirmekten son derece memnun olduğumu belirterek bitirmek istiyorum. Kurumsal girişimlerimiz sonucu meyve vermeye başlayan proje ortaklıklarımız da yakın gelecekte beni meşgul edeceği için mutluyum. Ayrıca, ileride de daha fazla üyemizin bu fırsatlardan yararlanabileceği çalışmalar yapmayı iple çekiyorum.

 

Finlandiya, Praxis projesi sonucundaki gözlemlerimi üyelerimize saygılarımla arz ederim.

Özgehan UŞTUK ASSITEJ Türkiye Gençlik Projeleri Koordinatörü

 

FİNLANDİYA – PRAXIS PROJESİ RAPORU

Şahsi olarak ilk yurt dışı tecrübem olan ve yeni yıldan itibaren uygulanmasına başlanacak olan  “Erasmus Plus” programı hakkında aldığımız eğitim hakkında gözlemlerimi aktarmaya çalışacağım.

 

İlk olarak dikkatimi çeken durum, eğitimin ev sahipliğini üstlenen Finlandiya ekibinin olağan dışı ve alışık olmadığımız profesyonelce bir biçimde organize ettiği, ulaşım konusundaki nizam ve intizamdı. Zira bizim dışımızda her biri Finlandiya’ya farklı vakitte ulaşan 6 farklı ülkeden 18 katılımcı daha vardı. Hiç kimsenin ulaşımında en küçük bir sıkıntı yaşanmadı. Bu ülkenin düzeniyle de ilgili bir durum olmalı; çünkü bize verilen otobüs sefer saatleri, aktarma saatleri bir dakika bile şaşmadı desem zannediyorum abartmış olmam.

 

Ulaşım düzeni ve iletişimi dışında tüm hafta boyunca ev sahipliğini de çok güzel bir biçimde yürüttüler. Yeme içme, barınma gibi temel ihtiyaçlar sorunsuz ve kaliteli bir şekilde devam etti.

 

Açıkçası bu profesyonelliğe imrenmedim desem yalan söylemiş olurum. Bunlar dışında eğitim sürecinden söz açacak olursak, Maltalı bir gençlik lideri eğitimden sorumluydu. İlk çalışmalarda şahsî uğraşım olan tiyatro yahut drama çalışmalarından da alışık olduğumuz biçimde isim ezberleme oyunları ve basit fiziksel egzersizler yapıldı.

 

Sonrasındaki çalışmalarda verilen konuyu da şahsım adına etkileyici buldum. Konu bir koç ve bir lider arasındaki farklardı. Temel olarak gençlik ve gençlik organizasyonlarındaki koçluk ve liderlikten bahsedilse de bir öğretmen adayı olarak benim için daha farklı ve önemli bir anlam kazanmıştı bile. Bir düşünceyi bir eylemi dikte eden, kendi kazanımını düşünen bir lider yerine yönlendirici, herkesi geliştiren ve yol gösterici olabilen bir koç olmak gerektiği gerçeğini kavradım. Eğitimi veren liderimizle de sonraki şahsî konuşmalarımızda da bu konuyu okul eğitimi alanında konuştuk.

 

Karışık ve birbiriyle ilintisiz anahtar kelimelerden skeç yazıp oynama çalışması da yine alışkın olduğumuz bir çalışmaydı. Dolayısıyla başarılı ve eğlenceli de geçti. Süregelen günlerde güne başlarken basit Fince kelimeler ve cümleler öğrenmeye başladık. Bu da birbirimizle olan diyaloğumuzu güçlendiren sıcak bir çalışmaydı.

 

Bundan sonrasında yaptığımız bir çalışma ciddi anlamda zorlayıcı ve eğitici bir çalışmaydı. Dört gruba ayrılmıştık ve içeri girip kendimize ait masalara oturup yalnızca bize verilecek kağıtlarda yazan komutları uygulayacaktık. Konuşmak kesinlikle yasaktı. Verilen kağıtlarda bir kasaba kurmamız isteniyordu, kuralları, dini inancı, mimari yapısı kağıtta yazan şekildeydi ve tüm bunları masamızda bulunan oyun hamurlarıyla yapmamız istendi. Hiç konuşmadan anlaşmak ilk başta çok zorlasa da sonrasında ortak bir akıl sonrasında üretilmiş kurallar etrafında ortak bir kültür oluşturmayı başarabildik. Sonrasında masamıza birer kağıt daha kondu ve her masadan iki kişi masa değiştirdi ve yeni kurallar yürürlüğe kondu. Bu da adaptasyon konusuna dikkat çeken zorlaştırıcı ancak güzel bir eklemeydi. Halen düşünüyorum tüm yeryüzüne böyle beynelmilel bir uygulama yapılabilir mi diye.

 

Eğitimin sonuna doğru ise okul deneyimi çalışması gerçekleştirdik. Ben ekip çalışmasını, öğrencilerin yaratıcılıklarını birlikte geliştirmesini amaçlayan bir çalışma uygulamaya koydum. Çalışmam karışık anahtar kelimeler verip öğrencilere mini birer hikaye yazdırmaktı. İletişim konusunda alanım olan öğretmenlikten dolayı okul deneyimlerine alışık olduğum için çok zorlanmadım ancak öğrenciler küçük yaştaydı ve sanıyorum derslerine birdenbire belki adını duymadıkları ülkelerden insanlar girince utangaçlık yaşadılar. Bu biraz sorun yarattı diyebilirim.

 

Okul deneyiminin sonrasında ise kasabanın gençlik merkezini ziyaret ettik. Gençlik merkezi belediyeye bağlı olan ve gençlerin eğlenip dinlenebilecekleri bir evdi. İçinde her türlü enstrümanın bulunduğu bir müzik stüdyosu, play satiton oyun konsolu, masa tenisi, bilardo ve film seyretmek için bir oda vardı. Bu gençlik merkezi de bir ülkenin gelişmişliğini yüzümüze vuran önemli bir ayrıntıydı.

 

Erasmus plus programı hakkında teknik bilgileri ilk kez bu gençlik merkezindeki sunum sırasında aldık. Bu da zaten son çalışmamızdı. Bunun sonrasında ise ekiplerimizle bir araya gelip bu programa nasıl bir projeyle başvurabiliriz bunu konuştuk. Ben okul eğitiminde çoklu öğrenme kuramına bağlı olarak drama kullanımı fikrini ortaya attım. Bence bundan daha olumlu bir fikri ise koçumuz Özgehan Uştuk belirtti. Her kültüre her dile adapte edilebilecek gölge oyunumuzu tanıtan ve öğreten bir proje sunabileceğimiz düşüncesini sundu.

 

Hülâsâ, şahsım adına ilk yurt dışı tecrübem olduğu için bu program benim için “öğretici” bir deneyimden ziyade kişisel bir “eğitim” oldu. İlerde neler yapabileceğimiz hakkında birfikir sahibi oldum. Araştırmalarımız, kurduğumuz bağlantılar ve yapacağımız beyin fırtınalarıyla bize ve Assitej’e faydalı olacak projeler gerçekleştireceğimizden eminim.

H. Tarık Durmuşoğlu

 

FİNLANDİYA – PRAXIS PROJESİ RAPORU

Avrupa Birliği Youth in Action programı kapsamında gerçekleştirilen Praxis eğitiminin amaçları; gençlere, aktif katılım ve yaygın eğitim konusunda bilinç kazandırmak, proje oluşturmanın farklı aşamaları ve gençlerin kendi projelerini oluşturmaları konusunda destek sağlamak ve bir projenin oluşturulması sırasında proje liderinin (coach) rolü konusunda bilgi sağlamaktır.

Praxis eğitimi sırasında; temel olarak, grup çalışmaları yapılarak farklı eğitim sistemleri sorgulanmış ve yaygın eğitimin yaşamın bir parçası haline getirilebilmesi konusunda uzlaşıma varılmıştır. Yaygın eğitimin kullandığı metotların, gençlerin aktif katılımını artırdığı yönünde hemfikir olunmuştur. Praxis eğitimine katılan gençler, üzerinde tartıştıkları bu konuları, bir Fin okulunda uygulama şansı bulmuş ve yaygın eğitim metotlarını kullanarak öğrencilerle bir etkinlik gerçekleştirmiş; bunun sonucunda ise liderlerin, gençlerin aktif katılımını sağlamaları sırasında karşılaşacakları sorunları görmüş ve bu sorunlarla başa çıkmayı uygulayarak öğrenmişlerdir.

7 farklı ülkeden katılımcıların yer aldığı bu eğitimin önemli yönlerinden biri de farklı kültürlerden gelen insanların bir arada yaşama ve bunu sağlarken birlikte karar alma konularında gelişim kazanmaları idi. Eğitim boyunca farklı kültürlerden insanlarla bir arada yaşama konusunda uygulamalı olarak deneyim kazanmış olan katılımcılar, aynı zamanda bazı etkinlikler yardımıyla bu konularda farkındalık kazanmışlardır. Örneğin; oyun hamurundan köy oluşturma etkinliğinde, her birinde farklı ülkelerden insanların yer aldığı gruplar oluşturulmuş ve belli kurallar verilerek bu kişilerin, birbirleriyle konuşarak iletişime geçmeden ve verilen kurallara uyarak oyun hamurundan bir köy oluşturmaları istenmiştir. Daha sonra gruplardan bazı kişilerin diğer köylerdeki kişilerle yerleri değiştirilmiş ve oluşturulan köyün kendi halkı ile yeni gelen kişi arasında uyum sağlanması beklenmiştir. Böylece; Avrupa Birliği’nin temelinde yatan, farklı insanların bir arada uyumlu bir şekilde yaşaması meselesi, uygulamaya dökülerek deneyimlenmiştir.

 

Uyum konusunda ele alınan bir diğer etkinlik ise; tiyatro etkinliği olmuştur. Bu etkinlikte de, farklı gruplardan birer tiyatro metni hazırlamaları istenmiştir. Bu etkinlikteki temel şart, herkesin aktif katılımının sağlanması olmuştur. Daha sonra, yazılan metinler ve gruplar arasında değişim yapılarak, farklı grupların farklı metinleri oynamaları istenmiştir. Böylece; grupların birbirlerini anlamaya çalışmaları ve anladıkları ölçüde diğer bir grubun ortaya çıkardığı bir tiyatro metnini uygulamaya koymaları sağlanmış ve hem bir ekip olma anlayışı hem de diğerlerini anlama konusunda farkındalık oluşturulmaya çalışılmıştır.

 

Praxis eğitimi boyunca; tüm katılımcılar farklı kültürler tanıma ve kendi kültürlerini tanıtma fırsatı bulmuşlar ve bir arada uyum içerisinde yaşamayı öğrenmişlerdir. Aynı zamanda; birebir Fin kültürünün içerisinde bir yaşam sunularak katılımcıların, Fin kültürü hakkında bilgi sahibi olmaları sağlanmıştır. Fin kültürüne özgü kış sporları tanıtılmış ve katılımcılara bu sporları tek tek deneyimleme şansı sunulmuştur.

 

Son olarak; Avrupa Birliği gençlik projeleri oluşturmanın aşamaları uygulamalı olarak gösterilmiş, kuruluşların yeni partnerler bulmaları sağlanmış ve tüm Avrupa Birliği gençlik projelerini bünyesinde toplayacak olan Erasmus+ konusunda gerekli bilgiler verilmiştir.

 

Bu eğitimin, Youth in Action çerçevesindeki ilk deneyimim olup bana kişisel anlamda birçok şey kattığını söylemek mümkündür. Bu eğitim sayesinde; hem farklı kültürlerle tanışma hem de bir arada yaşama, uyum süreci, farklı kültür ve insanlara anlayış gösterme gibi konularda uygulamalı olarak kendimi test etme fırsatı buldum. Farklı eğitim sistemleri üzerine tartışarak, yaygın eğitimin ve aktif katılımın, kişinin öğrenme sürecindeki öneminin farkına vardım. Çok merak ettiğim Fin kültürünü ve Fin eğitim sistemini birebir görme şansım oldu. En önemlisi de Youth in Action ve Erasmus+ konusunda bilgi sahibi olarak, benim de bu tür projeler oluşturabileceğimin ve bu sayede Türkiye’deki yeterli imkana sahip olmayan gençler için farklı kültürleri tanıma ve farklı deneyimler kazanma konusunda aktif bir rol oynayabileceğimin farkına vardım.

 

Praxis eğitimine katılmama aracı olan Assitej Turkiye’ye ve Özgehan Uştuk’a teşekkürlerimi sunuyorum.

 

Raziye Ersan

 


28.01.2014