20 Mart 2009 Dünya Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Uluslararası Bildirisi


Çocukların kendi mekanı ve zamanı vardır. Bu, her zaman yetişkinlerin mekan ve zamanı ile aynı değildir.

Çocukların kendi mekanı ve zamanı vardır.

Bu, her zaman yetişkinlerin mekan ve zamanı ile aynı değildir.
Ergenlerin ise başka bir zaman ve mekanı vardır.
Ve küçük çocukların da mekan ve zamanı farklıdır.
Mekan ve zaman bir boyutu tanımlar.
Mekan ve zaman ritmin temelleridir.
Ritim, hayatın olduğu gibi, tiyatronun da temelindedir.
Kendimiz ve ötekilerle iletişimin temelindedir. 
Her yaştan çocuk, ergen ya da gençler için tiyatro yapmak yeni mekanlara ve zamanlara dahil olmak demektir. 
Ortak bir ritim bulabilmek amacıyla yeni ritimleri deneyimlemek demektir.
Ortak bir ritm arayışı yansız bir alan arayışı anlamına gelir.
Bir çatışmanın ortasında sürüklenen ıssız bir alan değil 
Kimseye ait olmayan ama çatışmalardan bağımsız, özgür bir alan!
Herhangi birşeyin savunulmak zorunda olmadığı ama birşeyleri paylaşmanın sonunda mümkün olduğu bir yer ...
Birazcık bilgi, bir soru, bir şüphe ve hatta bir duygu...
Sık sık dile getirilir ki, insanın en büyük yanılsamalarından biri duygularını başkaları ile paylaşabilme becerisidir.
Bir birleşme noktasına, empatik paylaşıma ulaşma.
Aynı zamanda da denir ki aşk olmazsa gerçek hayatta bu mümkün değildir;
belki şefkatli olabiliriz, birine yakınlık duyabiliriz aynı zamanda duygulanabiliriz. 
Bunlar, her durumda, farklı hislerdir.
Senin mutlu olmandan memnun olabilirim ancak ben "mutlu" değil, memnunumdur.
Sen yoğun bir duygu yaşarken ben sana sempati duyabilirim.
Senin mutsuzluğuna üzülebilirim. Ancak hissettiğim mutsuzluk değildir; ondan farklı bir şeydir, biraz daha hafif bir şey.
Belki, tıpkı bir spor takımı tutarken bizi bir araya getiren his gibi yoğun ve ortak bir hissi paylaşabiliriz, ancak kişisel, derin bir hissi paylaşmak zordur.
İnsanoğluna sanat yapma ve sanatı yaşama gereksinimi duyuran sebeplerden birinin erişilemez birleşme dileği olduğunu düşünmekten hoşlanıyorum. 
Özellikle, "canlı" bir sanat türü; oyuncuların ve seyircinin aynı zamanda varlığına ihtiyaç duyan bir sanat.
Müzikte, dansta ve tiyatroda olduğu gibi.
Tiyatronun kurgusallığında derin ve bu nedenle "gerçek" duyguları paylaşmak mümkün olabilir.
Hep birlikte Romeo ve Juliet’i izlerken, çoktan doğmuş olduğunu bilsek de, beraberce güneşin doğmasını bekleyebiliriz. 
İstemeden alıkoyan Juliet ya da olacakları bile bile orda kalan Romeo olarak...
Eğer simya işe yararsa ve eğer orada samimiyet varsa.
Samimiyet temeldir.
"Özgür" bir alanda yaşadıklarının bilincinde olanların samimiyetinden söz ediyorum.
Senin ya da benim değil; geçişin ve buluşmanın alanı.
Bu, oyuncuları ve sanatçıları kutlayan bir tiyatronun değil oyuncuların ve sanatçıların yaptıklarını ve hayatın onlara sunduğu olanağı - birleşmeyi bir an için görebilmenin olası olduğu özgür alanlara adım atabilme fırsatını - tüm yoğunluğuyla yaşadıkları bir tiyatronun dürüstlüğüdür.
Yaşları kaç olursa olsun çocuklar ve gençler için tiyatro yaparken, özgür alan genellikle görünür durumdadır. Çünkü "onlar"ın kendi mekan ve zamanları vardır. Onları kendi boyutumuza hapsedemeyiz. Hareket etmeli ve yeni bir ritm aramalıyız.
Bir buluşma ritmi. Diğerlerini, onların eşsizliklerini, farklılıklarını anlamaya çalışırken ve onları tanırken üretilen bir ritim.
Çocuklar için tiyatronun, yani "küçük, önemsiz" bir tiyatro türü değil derin sanatsal ve insani arayışın yeri olan tiyatronun, birçok önemli özelliğinden biri budur.
Çünkü çocukların, kendilerine insan olarak saygı duyan yetişkinlerle iletişim kurma hakları vardır.
Sanat ve tiyatro, buluşmaların mümkün olduğu, başka mekan ve zamanların birbiri içine geçtiği, şaşırtmaca dolu, en derin duyarlılığımızın bam teline dokunmamıza izin veren bir alanı temsil edebilir.

Roberto Frabetti
YAZAR-YÖNETMEN
(İTALYA)

20.03.2009