20 Mart 2016 Dünya Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Günü Türkiye Bildirisi



Yıllarca önce, tam olarak söylemek gerekirse 70 yıl önce diyebilirim, okuduğum bir kısa öykü zaman zaman aklıma düşer. Okuyabildiğime göre ilk öğrenim yıllarım. Öykü şöyleydi: “İş arayan çok genç bir kız var. Biraz sakar. Bir giysi mağazasında iş bulur. Vitrin düzenlemesi yapan eleman ayrılmıştır. Vitrindeki mankenlere yeni gelen giysileri giydirecektir. Bu işi yaparken telaştan eli ayağı birbirine dolaşan kızın ayağı takılır, giydirebildiği mankenler ansızın birbirlerinin üzerine yığılırlar. Rastlantı bu ya hemen tümünün yüzü sokağa dönük, bedenleri öne doğru eğilmiş biçimde, yarı yarıya düşmüş bir pozda vitrinin en önünde sıralanırlar.

Dükkânın sahibini ve diğer çalışanları bir telaştır alır. Fakat o ne? Dışarda mağaza önünden geçenler vitrinden kendilerine bakan mankenleri merakla izlemeye başlamış, bu tuhaf vitrin giderek daha çok ilgi çekmiştir. Derken bir anda mağazanın içi de dolmuş, insanlar alışverişe başlamışlardır.”

Sanırım öykü burada bitiyordu. Bundan sonra neler oluyordu, bunu da okur bir biçimde kendi geliştirecekti. Bir olasılık beceriksizlikten de olsa sonuçtan memnun kalan patronun bunu kıza da belirtmesi olabilir. Ya da?...

Bu öykü beni neden bu denli etkilemiş diye kendi kendime sorduğumda, sanırım bunda ilk kez okuduğum çok sıradışı bir öykü oluşu, beklenmedik bir durumu anlatıyor olması, bir sürprizle sonuçlanması yanısıra, kitaptaki kısa öyküye eşlik eden birkaç çizimin de rolü vardı. Çünkü hala vitrinin eski durumu ile karıştıktan sonraki durumu, biraz silik te olsa gözümün önünde.

Öyküde yer alan sıradışılık, beklenmedik durum, komiklik, mutlu son, sürpriz gibi ögeler çocukların hoşuna gidecek ögelerdir. Çocukların farklı, tuhaf, aykırı, usdışı, düşlemsel, eğlenceli, merak uyandıran şeylerden hoşlandıklarını biliyoruz. Olmayacak şeyler akıllarını çeler. Bunlarla ilgili sorular sorarlar. Birçok şeyi imgelemeye ve aynı zamanda düşünmeye de başlarlar. Akıl yürütür, değişik sonuçlara varabilirler. Bu onları yaratıcı kılar. Dolayısıyla çocuk tiyatrosunun da benzer ögeleri içermesi çocukların ilgi ve dikkatini çekecektir ve çekmektedir. Ayrıca çocuğun aldığı haz o tiyatro oyununu unutulmaz kılabilir.

Ancak tüm bunlara eklenecek daha pek çok husus var. Çocuk tiyatrosu biliyoruz ki çocuğun bireysel gelişmesinde, kendisini, çevresini ve dünyayı tanımasında, tıpkı çocuk yazını gibi, önemli rol oynar. Bizlerin bugün birazdan da çok şaşkınlıkla izlediğimiz gündemdeki dijital kültür sarmalında çocukların teknoloji bağımlısı olmadan teknolojiden yararlanabilmeleri için, kendi hayallerini kurabilecekleri ortamları sağlayacak denge güçlerini kuşkusuz SANATLAR içermektedir. Tiyatronun, dayandığı ve içerdiği çok çeşitli sanat dallarının varlığı ve tiyatro olgusunun oyuncular ve izleyicilerle birarada, bütünleşerek yaşanan bir atmosferde gerçekleşmesi bu dengeyi en iyi ortaya çıkaran ortam olduğunu da kanıtlar.

Çocuk tiyatrosu yazarları ile çocuk yazını yazarlarının ve müzikçiler, ressamlar, şairler, dansçılar, tüm çocuklara değer vermeyi bilen, onları önemseyen, değişik alanlarda çalışanların (öğretmenler, eğitmenler, gelişim psikologları vd.) bir araya geleceği tartışma ve üretme toplantı ve izlencelerine bugün daha da çok gereksinim var. BU BİR ÇAĞRIDIR!

Saygılarımla.

Prof. Dr. İnci San

ASSİTEJ Ankara Merkezi Kurucu Üyesi

Çağdaş Drama Derneği ve Sanat Eğitimcileri Derneği Onursal Başkanı


10.03.2016